Melâmet,
dirileri
fenâfillâha uğratır;
ölüleri
-ruhundan ruh vererek-
ihyâ eder.
Sevgili Oğlum Hasan Hilmi,
Selâm ve sevgilerimle gözlerinden öperim. Yazmış olduğunuz mektubu okudum, yanımdaki ihvâna da okuttum. Mektubunuzdan çok memnun oldum. Ulu Mevlâm sizi aşk ve muhabbet tecellîsine mazhar kılsın, bir an bile ayırmasın.
Senelerden beri arzuladığım, cân u gönülden istediğim tevhîde bağlılığınız, veciz mektup ve ilâhîleriniz, şüphesiz tevhîde gönül verişiniz, şeksiz ve şüphesiz inancınız semerelerini gösterdikçe, bizleri sonsuz memnuniyete gark ediyor. İşte bundan dolayı size dua ediyorum yavrum.
Sizler düşünen insan olacaksınız. Hakk’ı-bâtılı, iyi-kötüyü, nefsanî-Rahmânî olanları fark eden âriflerden olacaksınız yavrum.
Yolumuz aşk yolu, muhabbetullah yolu, sevgi yoludur. Bu yolda sevgiye, aşka, muhabbetullaha tutulan Hak dostlar Hakk’ın sevgi ve itimadını kazandılar. Velâyetten Kur’an-ı Kerîm’i, nübüvvetten de Hadîs-i Þerifi izhâr ettiler. Zâhiri halk ile bâtını Hak olmanın zevki şuhûdu içerisinde zevkiyap oldular.
Öyle bir hâl oldular ki Mevlâna Hz.’leri:
“Bugünün sultanı benim. Bana, bana gelin bana!”
Yunus Emrem Hz.’leri;
“Ete kemiğe büründüm
Yunus diye göründüm”
Niyazi Mısrî Hz.’leri:
“Buluştu bir ten ü bir cân
Bu mülkü ettiler seyran!”
Hasan Fehmimiz:
“Mavera-yı akl içinde sohbet ettim dost ile”
Efendi Hz.’lerimiz:
“Sultanların Sultanıyız
Hûdur bizim huzurumuz
Hak’tır bizim zuhûrumuz!”
Meratip ve makâmâtın zevki, bu Hak yolcularını öyle bir hâle getirmiş ki ifade-yi merâm edecek kelime bulamamışlar.
İşte yavrum, babanın arzu ve emeli, Hak yolda garazsız maksatsız fîsebîlillâh hizmet etmeniz.
Hizmet edebilmeniz için de sultanların, Hak dostların tarifi ve telkînlerine gönülden bağlı olmanız, kemâlinize vesile olacaktır yavrum.
Pîr Seyyîdimizin bizlere emânet ettiği ledün ilmine canla başla sarılıp hizmeti gaye edineceğiz. Hurafânın, bâtılın, art düşüncelerin kasıt ve gayelerin evhâm ve hayâlin gaflet ve feryadın alabildiğine hüküm sürdüğü şu zamanda Rabbimize ne kadar hamd ü senâ etsek az.
Hak mürşit bizlere tevhîdi mutlaktan verdi. Fenâfillâha uğrattı. Ruhundan ruh verdi bize. Kelâm-ı Hak’la sohbet etti. Yolumuzu âsân etti. Ne kadar hamd ü senâ, şükr ü senâ etsek az, yeterli değil yavrum! Tenezzül ve tevazuda yarışacağız. Emrolunduğumuz gibi doğru, sırat-ı müstakîmde sıfatullahın mazharı olarak emin adımlarla yürüyeceğiz yavrum!
Melâmet, dirileri fenâfillâha uğratır; ölüleri - ruhundan ruh vererek - ihyâ eder. Siz bu sırrın sahibi olacaksınız. Allah’ın nûrunu aynen aksettirecek bir hayat kaynağı olabilmek için emre itaat, telkîne riayet... Pir Seyyidimize lâyık olabilmek için emânet ettiği tevhîdi başımıza tac edeceğiz yavrum. Ulu Mevlâm razı olduğu dostlarının sevgi ve muhabbetine sizi ve bütün ihvânımızı mazhar kılsın.
Hasan Hilmim!
Vatan sevgisi îmândandır. Vatanımızı çok seveceğiz. Her şeyimiz vatanla. Annemiz, babamız, ailemiz, akraba-yı taallûkâtımız, anne vatanın yavruları. Vatana lâyık hizmet arzu ve emelimiz olacaktır.
Bunun için yavrum, askeri ve askerliği çok seveceğiz. Sizi üniforma ile görmek, asteğmen olarak seyretmek bizi ne kadar duygulandırdığını, memnun ettiğini anlatacak lisân bulamıyorum.
“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ
Þüheda fışkıracak toprağı sıksan şühedâ” buyuran büyük insan, bir nebze olsun anlatmaya çalışmış. Ruhu şâd olsun.
Vatan sathında hizmeti gaye edinmek, erinden paşasına kadar sevmek, sevilmek, bir vücut olmak, memleket ve milletimizin bekâsı için bütün engellere göğüs germek, birlik ve beraberlik ruhu içerisinde vatan sevgisinde yek vücut hâline gelmek, memleketimizin bekâsına, huzur ve saadetine vesile olacağından, gerçek demokrasinin tecellî edeceğinden şüphemiz yoktur.
Peygamber efendimiz:
“Hubbül vatan minel îmân!” diye buyurmuşlardır. Yâni, vatan sevgisi îmândandır.
Askerim benim, serhaddin bekçisi!
Ulu Yaradanım sizleri ve bütün askerlerimizi nefsanî, maddî ve mânevî bütün hastalıklardan korusun ve muhafaza etsin.
Bizler burada aile birliğimiz sizin iyilik haberlerinize göre iyi olduklarını bildirir, cümlemiz selâmlarımızı sunar, gözlerinden öperim yavrum.
Selâmlarımız selâmetiniz için olsun!
12. 06. 1983
|